Aralık 31, 2005

yeni yıl yazısı :)

al işte,noldu? yine bi yıl daha bitio..

şimdi şööle bi bakıp düşünüyorum tüm yıl naptım die..

son on yılımı uğruna heba ettiğim şeyi bıraktım..bebeklerin ilk aldığı nefes canlarını yakarmış ya,benim de canım yandı..bir an için.sonra bitti..hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.kendimi suçladım sonra, geçen zamanım için, sonra da düşündüm ki..ii ki ööle olmuş.büyümek ya da daha doorusu öğrenmek böyle bişimiş.

en yakın dostlarımın üzüldüğünü gördüm,onlarla üzüldüm..ve bazılarının mutlu olduğunu,onlarla sevindim..

sonra baharla birlikte yine kıpır kıpır oldu içim,hep yapmış olduğum gibi yine gönlümü kaptırdım,yanıldım,öğrenmiş oldum.hatamdan ders aldım..

sonra sınıfımı geçtim okul bitti tatil başladı,memican'a yapmış olduğu yardım ve yataklık çalışmalarından ötürü teşekkürü borç bildim.

yaz geldi sonra..bi heyecan aldı beni yine,gönül işi diildi bu sefer,uzak bir yol görünmüştü falımda,fallara inanmamak gerektiğini,hindistana gitmemin olası olmadığını farkettiğimde anladım.

sonra bütün o sıcak,sıkıcı yaz boyunca çalıştım.topuklu ayakkabılar giydim,öyle gezdim..didindim uuraştım..yine de kimselere yaranamadım.arada,temmuz gibi yine aşık oldum sandım,kendimi kandırdım,çocua da yol verdim,hiiiç uuraşamicam dedim..

bir baktım,yaz bitti okul başladı,son sınıf olduğumu idrak ettim..ve okulun ne kadar boş birşey olduğunu..

sonra ufuk döndü..aynı havayı kokladığımız için minnetkar oldum.ipek geldi hasret giderdim..zaman su gibi aktı..
manik oldum,depresif oldum,süslü oldum,pasaklı oldum,anlayışsız oldum..debelendim durdum...

sonra bi gün geldi.. sabah kalktım,günü yaşadım,akşam oldu,gözleri ışıl ışıl parlayan o adamla tanıştım..önce pek önemseyemedim,korktum,canım yanmıştı ya,ondan ürktüm,yine de duramadım..önce sevdim,sonra aşık oldum.nasıl olduğuna inanamadım.sabah kalktım onu düşündüm,gece oldu onu düşündüm.sonra anladım.huzur buldum..o hiç belli etmese de, o da buldu,hissettim..

bugün oldu,içim yine yeni yıl sevinciyle doldu..biraz mahzun,biraz heyecanlı..ama en çok da merak içinde..365 günü de tadını alarak yaşadım..pişman olduğum da oldu,gururlandığımda..kimselere anlatamadığım şeyler de oldu arada..yine de nihayetine geldim bu 365 günün..diğer insanların da hayatlarının çok farklı olmadığını gördüm..

büyüdüm.

öğrendim..

anladım...

iyi seneler....

Aralık 27, 2005

i am...

Aralık 24, 2005

haftasonu miskinliği..

  • sabah (daha doorusu öğlen) uyanılır..
  • önceki gece saat 3te eve gelip 3:30da uyuduğunuz için,tabi içilen biraların şarapların vs'nin de etkisiyle başınız ağrımakta ve susamışsınızdır..
  • gittiğiniz mekanda siz de dahil herkes sigara içtiğinden üzerinize sinen sigara kokusuna kıl olursunuz..
  • gözünüze giren ışığın da etkisiye iyice ayıkır ve yataktan kalkarsınız..
  • bu arada sabah sabah elli kere çalan telefon bir defa daha çalar,karşınızdaki yine o klişe lafı patlatır: -ayy ne uykucusun şekerim,üsküdarda sabah oldu..içinizden okkalı bir küfür patlatırsınız ve bu insanların sabah sabah sinir bozma enerjisini hangi kriptonit misali taştan aldığına kafa yorup,telefonda konuşulanı dinlemez ve herşeye hı hı,evet,yaa! gibi salak cevaplar verirsiniz..
  • afyonu patlatmanın tek yolunun duş almak olduğunu bildiğinizden önce bir çay demleyip,çay oluncaya kadar da duş alırsınız..duştan çıkınca da güzel bir kahvaltı..ooohhh,artık keyfinize diyecek yoktur..hehe..
  • ardından bi türk kahvesi yapılıp,sigara eşliğinde günlük gazeteler okunur,cnbc-e'de hafta içinde kaçırdığınız diziler izlenir..az biraz internette gezilir,mıymıylığa devam edilir.arada da bööle bi yazı yazılır.
  • yazıya son verip miskinliğin tadı çıkarılır..

:p

Aralık 22, 2005

wordwiz

gece-yaşadığımı hissettiğim zaman dilimi
gündüz-sevmem
uykusuzluk-sevgilimden bulaştı
uyku-uyanamadığım
aşk-tutkunun diğer adı
sevgi-sonunda buldum!
halleluja-bu aralar çok sewdiim şarkı
alkol-arasıra
sigara-bırakamadığım,salem
kedi-arkadaş
köpek-yalaka
dost-ufuk,ipek,vuvu,memi..
kardeş-canımdan çok sewdiim mügü
sorumluluk-ağır bir yük
domestic-ben
ew-yegane mekanım
hedef-?
hırs-bende olmayan
plan-uyulmayan
sığınak-odam
kalabalık-korktuğum
yalnızlık-daha da çok korktuğum
obsesiflik-çoğu zaman ardına saklandığım
hayat-herkesin anlamak istediği
ölüm-kimsenin yakıştıramadığı
çocukluğum-yalnızlık,uzi,nem kokusu,fotoğraflar
gençliğim-ala,uyumsuzluk
dün-keşke
bugün-çoktan bitti
yarın-o zaman düşünülmesi gereken
ikizler-biz,tutulamayan sözler
pişmanlık-bunu daha sonra düşünürüm diyip unutmaya zorladığım
müzik-asla vazgeçemediğim,hiçbir zaman da hakkını veremediğim
s,z-söyleyemediğim harfler
uzi-çocukluğum
ipek-bir ömür,ağlanacak omuz,gözyaşlarımı telefonda dindirme yetisine sahip eşsiz insan
ufuk-sözlerimi gözümden anlayan,hasretine dayanamadığım,diğer yarım
vuvu-uzak da olsa yanımda,dahası da var
memi-s.a.ç. :) değil mi? anlatmaya kelimelerin yetmediği insan,nassı yani yaa,bu da nesi? bitanecim,sığınağım
suna-canım,bitanecim..sex geyikleri onunla daha komik,hehehehe..ya en güzel zamanlarımızı kedi köpek gibi didişerek geçirdik ya,olsun be kuzen,daha önümüzde neler var diyos...
eren-sarışınlığı tutmayan sarışın
demet-kelimeler yetmez
mami-anlaması güç
daddy-bir türlü çözemediğim,öyle kabul ettiğim
zafer-türünün son örneği
blues fest-her sene gittiğim
bira-içince arasıra kendimi kaybettiğim
paati-aniden olan,yanında huzur bulduğum,her daim özlediğim,yokluğunu düşünmek bile istemediğim..
ben-bunları yazan.

:)

Aralık 21, 2005

yalnız bir opera-m.mungan(alıntı)

ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin,kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
biraz daha fazla sevdiğim,
biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki.Sıradan bir serüven, ratsgele bir ilişki gibi başlayıp,
gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan ,benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana,
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin
Yaz başıydı gittiğinde.
Ardından, senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim.Kimsesiz bir yazdı.
Yoktun.
Kimsesizdim.Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu,yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
çerçevesine sığmayan
munis,sokulgan,hüzünlü resimlerine
lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yaz başıydı gittiğinde.Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.
Seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı,değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
"Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve saat 16.04'tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran
Zaman'ı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını
Gittin.
Koca bir yaz girdi aramıza.
Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik,
noksan bir şeyler başlamıştı.
Sanki yaz,
birbirimizi görmediğimiz o üç ay,
alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan,olmamıştı,eksik kalmıştı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk.
Sanki ufacık birşey olsa birbirimizden kaçacaktık.
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin.
şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık,
ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden? ,
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada birşey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi.
Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz
kış başlıyor sevgilim
hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
oysa yapacak ne çok şey vardı
ve ne kadar az zaman
kış başlıyor sevgilim
iyi bak kendine
gözlerindeki usul şefkati
teslim etme kimseye, hiçbir şeye
upuzun bir kış başlıyor sevgilim
ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır,çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
içinizdeki ıssızlığı doldurmaz hiçbir oyun
para etmez kendinizi avutmak için bulduğunuz numaralar
Bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar, eşyalar
gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,çağrışımlarla ödeşemezsiniz
dışarıda hayat düşmandır size
içeride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkla
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
kulak verdiğiniz saatin tiktakları
kaplar tekin olmayan göğünüzü
geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
bakınıp dururken duvarlara
boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek, unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutukluluk haline, bir trafik kazasına, başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya kendimizi hazırlar gibi yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
ve kazanmış görünürken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar o tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
denemeseniz de, bilirsiniz
hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar
Bana Zamandan söz ediyorlar
Gelip size Zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir ise yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek,uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.
Zaman
Alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Biryerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir
gün gelir bir gün başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide o eski ağrı ansızın geri teper.
Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten
Bitmişsinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır, anlamları önemi kavranır.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.
Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Herşeye iyi gelen
Zaman sizi kanatır
ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
günlerin dökümünü yap
benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
kim bilebilir ikimizden başka?
sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmışbir ilişkiyi, duyguların birliğini, bir aşkı beraberlik haline getiren
kendiliğindenliği
yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi
bir düşün
emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor orada
ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir ise yaramadıysa
Demek yangında kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda
Bu şiire başladığımda nerde,
şimdi nerdeyim?
solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
ikindi yağmurlarını bekleyen
yaz sonu hüzünlerinden
gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
geçti her çağın bitki örtüsünden
oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
bakarken dünyaya
yangınlarda bayındır kentler gibiyim:
çiçek adlarını ezberlemekten geldim eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların
unuttuklarını hatırlamaktan
uzak uzak yolları tarif etmekten
haydutluktan ve melankoliden
giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocuklarla geçti
gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
dokunmaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.
Bu şiire başladığımda nerde,şimdi nerdeyim?
yaram vardı. bir de sözcükler
sonra vaat edilmiş topraklar gibi
sayfalar ve günler
ışık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikçe... Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü
daha şiir bitmeden. Karardı dizeler.
Aşk... Bitti. Soldu şiir.
Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Aşk yalnız bir operadır, biliyordum:
Operada bir gece
uyudum, hiç uyanmadım.
barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
el kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:
eksiliyorduk
mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
her otelde biraz eksilip, biraz artarak
yani çoğalarak
tahvil ve senetlerini intiharla değiştirenlerin
birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
ağır ve acı tanıklıklardan
geçerek geldim.
Terli ve kirliydim.
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
ve açık hayatları seviyordu.
Buraya gelirken
uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi
çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için
panayır yerleri... panayır yerleri...
ölü kelebekler... ölü kelebekler...
sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.
Adım onların adının yanına yazılmasın diye
acı çekecek yerlerimi yok etmeden
acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
ipek yollarında kuzey yıldızı
aşkın kuzey yıldızı
sanırsın durduğun yerde
ya da yol üstündedir
oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı
AŞKIN BİR YOLU VARDIR
HER YAŞTA BAŞKA TÜRLÜ GEÇİLEN
AŞKIN BİR YOLU VARDIR
HER YAŞTA BİRAZ GEÇİKİLEN
gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
gözlerim
aşkın kuzey yıldızıdır bu
yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
ilerlerim
zamanla anlarsın bu bir yanılsama
ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
yeniden yollara düşerler
düşerim
bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
yaşamsa yerli yerinde
yerli yerinde her şey
şimdi her şey doludizgin ve çoğul
şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
şimdi her şey yeniden
yüreğim, o eski aşk kalesi
yepyeni bir mazi yarattı sözüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey sanat! Her şeyi hayata dönüştüren..

cranberries-empty

Something has left my life,
And I don't know where it went to,
Somebody caused me strike,
And it's not what I was seeking.
Didn't you see me, didn't you hear me?
Didn't you see me standing there?
Why did you turn out the lights?
Did you know that I was sleeping?

Say a prayer for me,
Help me to feel the strenght, I did.
My identity, has it been taken?
Is my heart breakin' on me?
All my plans fell thought my hands,
They fell thought my hands on me.
All my dreams it suddenly seems,
It suddenly seems,
Empty...

Aralık 19, 2005

yağmurun yağmasını ne çok sewerdim eskiden..
sanki ruhum yıkanırdı damlalar düştükçe,hayallerime, umutlarıma yer açılırdı..doğruymuş demek, insanlar büyüdükçe küçülüyormuş hayalleri. bir yandan da umutları..ve sahiplik güzel bir duygu değilmiş, nihayetinde hep daha çok istiyormuş insanoğlu...

aklımdan geçen çok şey var ama bir tanesini yazmaya mecalim ve cesaretim kalmamış onu anladım.
her hareketimi hesaplamaktan,
her söylemek istediğimi defalarca tartmaktan sıkıldım..
yine de yapmak zorundayım,
herşeyin sonunda,
bi ara anlamıştım en çok zararı kendimden gördüğümü ya,
ateşe atmak istemiyorum yine kendimi,
kendimi kandırmak istemiyorum,
guardımı düşürmek istemiyorum belki de..
belki de kandırmak istiyorum da artık yapamıyorum.
hatta belki kandırıyorum da kendime yalan söylüyorum.
ve ben,
işte böylece,
yarım yamalaklıklara mahkum oluyorum..

oysa her seferinde tam dilimin ucuna geliyor söylemek istediklerim de
ne kadar canımın yandığını hatırlayıp,
tam da gözlerininin içine bakarken vazgeçiyorum..

kendim olamıyorum da,kendime itiraf edemiyorum..
ruhuma bakılsın istiyorum da,
orda kendimle yüzleşeceğimden korkuyorum.

bilmiyorum.
bilmek de istemiyorum.




here sings jeff again:


Drop down we two to serve and pray to love
Born again from the rhythm screaming down from heaven
Ageless, ageless and I'm there in your arms
The welts of your scorn, my love, give me more
Send whips of opinion down my back, give me more
Well it's you I've waited my life to see
It's you I've searched so hard for...
december 16-meow

i wish i had wings...

bu yıl,yeniyıla girerken;

* insanların dıtdırı dıtdırı göbek attığı bir yerde olmak istemiyorum.
* evde de olmak istemiyorum.
* üzgünüm ama ailemle de olmak istemiyorum.
* yeni yıla nasıl girersek öyle geçeceğinden, yılbaşı gecesinde;
sevmediğim insanlarla beraber olmak, fazla sarhoş olmak, hasta olmak, YALNIZ, aşksız, çirkin, depresif, obsesif, ölü, parasız, makyajsız ve de manikürsüz olmak istemiyorum.
* paatiisiz olmak da istemiorum..
* ve bu istemediğim şeylerin işlerine geldiği gibi sevdiğim insanlar için de geçerli olmasını istiyorum..

yeniyıl'da;

* mügü'cüümün mutlu,başarılı ve sağlıklı olmasını,
* anneciimin borçsuz ve sağlıklı olmasını,
* babacıımın mutlu olmasını,
* foster'cıımın mutlu olmasını,
* ipak'ımın sınıfını geçip adam olmasını, aşkısının onu hiiiç üzmemesini,
* ufuk'umun kararlarını uygulayabilecek kadar kararlı, kanatlarının uçmasına izin vericek kadar kuvvetli ve depresyonunun da bi o kadar minimize olmasını,
* paati'imin çabalarının boşa gitmemesini, sınavını kazanıp istanbul'da paşalar gibi bi iş bulup çooooooooooooooooooooooooooooooooooooookkkk mutlu olmasını, çok para kazanmasını, ama beni asla unutmamasını,
* memican'ımın herbişiinin gönlüne göre ama olumlu olmasını ve aşkısının onu hiiiç üzmemesini,
* vuvu'cuumun sorunsuz ve saalıklı olmasını,
* sankan'ın gerçek aşkısını bulmasını,hep mutlu olmasını,çoookk zengin olup birlikte hayvan gibi para harcamamızı (hehehhehhee) ,
* işimizin daha büyük ve karlı olmasını,
* okulumun çabucak bitip beni şişirmemesini,
* çocukluumun yaşamasını,
* tüm ailemin mutlu olmasını,
* hak edenlerin -ilahi adaletle- layığını bulmasını,
* sewenlerin kavuşmasını, hastaların iyileşmesini, kavga edenlerin barışmasını,

istiyorum...tüm kalbimle..


>>meow<<

Aralık 18, 2005

ufuk'a..

"iki rayı gibiyiz bir tren yolunun,yakın olması neyi değiştirir son istasyonun?? "

diyosun ya sen hep bana,

son istasyonun yakın olması,cümle esvabı orda bırakmak demek değil elbet,yenilerini katamayacak olmamız demek anılara..

mutlu, hatta çok mutlu olduğumuz günleri sadece anıyoruz çok uzun zamandır..bundan öğrendiğimiz hep ne kadar şanssız olduğumuz oldu,artık yeni şeyler öğrenmeliyiz..eskilerle varılmıyo bi yerlere..
bunları bana yazdıran hayatıma az biraz da olsa umut katılmış olması mı bilmiyorum..yine de ben sensiz bi hayat düşünemiyorum.
bu belki büyümek,belki şu sonu gelmeyen kuyuda düşmek..ama benden önce ulaşmanı istemiyorum oraya,benden sonra da..hep yukardan baktık ya o kuyuya belki şimdi dönüp bi de aşağıdan bakmak gerek ışığa.
hem hep birlikte değil miydik her zaman,vazgeçmek bencillik değil miydi sence de?yoksa ben miyim şimdi bencil olan..
tek istediğim,hep umut ettiğim hayatının yoluna girmesi..
bu tek kişilik bir oyun değil dostum,sen bizi de oyuna aldığından beri..


mir.

jeff buckley's hallelujah

Well I heard there was a secret chord
that David played and it pleased the Lord
But you don't really care for music, do ya?
Well it goes like this:
The fourth, the fifth, the minor fall and the major lift
The baffled king composing Hallelujah
Hallelujah Hallelujah Hallelujah Hallelujah
Well your faith was strong but you needed proof
You saw her bathing on the roof
Her beauty and the moonlight overthrew ya
And
She tied you to her kitchen chair
And
She broke your throne and she cut your hair
And from your lips she drew the Hallelujah
Hallelujah Hallelujah Hallelujah Hallelujah
Well Baby I've been here before
I´ve seen this room, and I've walked this floor,
You know, I used to live alone before I knew you
And I've seen your flag on the marble arch
And Love is not a victory march
It's a cold and it's a broken Hallelujah
Hallelujah Hallelujah Hallelujah Hallelujah
Well there was a time when you let me know
What's really going on below
But now you never show that to me do ya
But remember when I moved in you
And the holy dove was moving too
And every breath we drew was Hallelujah
Hallelujah Hallelujah Hallelujah Hallelujah
Maybe there is a God above
But all I've ever learned from love
Was how to shoot at somebody who outdrew ya
And it's not a cry that you can hear at night
It's not somebody who's seen the light
It's a cold and it's a broken Hallelujah
Hallelujah Hallelujah Hallelujah Hallelujah
Hallelujah Hallelujah Hallelujah Hallelujah